Röportaj

Zilan eyleminden bu yana Kürt kadın hareketi

DÎLAN ŞEVVAL -ANF

Söyleşi / 12:33 / 30 Haziran 2011

BEHDİNAN – Meydanlarda, parlamentoda ve silahlı olarak Kürdistan dağlarında her türlü zorluğa karşı mücadele eden Kürt kadınları, bu uğurda sayısız bedeller verdiler. Bunlardan ilk akla geleni; Zeynep Kınacı… On altı yıl önce fedai eylemi gerçekleştiren Zeynep Kınacı’nın eyleminden bu yana geçen 15 yılda kadın hareketinin geldiği düzeyi PAJK Koordinasyonu Üyesi Eylem Deniz’le konuştuk.

*Bir kadının fedai eylem gerçekleştirmesinin anlamı nedir sizce?

-İnsanlar ancak çok inandıkları yüce değerler için eylem yaparlar. Bir kadını müthiş etkileyen yüce değerler, amaçlar ve derin bir bilinç olmazsa bedenini ateşe vermez, bombayla patlatmaya cesaret edemez.

Bilindiği gibi PKK’nin mücadele tarihinde gerçekleştirilmiş birçok fedai eylem vardır. Bu eylem sahipleri özgür yaşam felsefesinin gerektirdiği bedeli tereddütsüz göstermeden ödemekten çekinmemiştir. Bunun ilk ve kültür haline gelmiş örneğini PKK zindan direnişinde görmekteyiz. Mazlum, Hayri, Kemal, Dörtler ve daha yüzlercesi, fedai ruhla eylemlere kendilerini yatırırlarken Önder Apo’ya ve onun felsefesine güveniyorlardı. PKK, onların bu inancının somutlaşmış ifadesi oldu. Bu kararlılıkla tarih ve mücadele sahnesine çıktı.

Bu açıdan fedai ruh; bir yaşam tarzı, bir kültürdür. Kültürleri, tarihleri, gelecekleri, özgürlükleri yok edilmek istenen halklar, bu tehlike karşısında varlıklarına sahip çıkıp, tarihlerini ve geleceklerini kendi ellerine almak istedikleri an, bu kültür etrafında birleşirler. PKK’nin çıkışıyla uyanan Kürt halkı da bu kültürle yoğrulup şekillendi. Bir halkın kültürüne yeni değerler eklemek, büyütmek, korumak ve geleceğe taşımak elbette ağır bedeller, büyük fedakarlıklar gerektiriyor. Bu anlamda bu kültürün korunup geleceğe taşırılmasında başat rol, kadınındır. İnsan toplumsallığı ve kültürü bir ana kadın yaratımı olduğuna göre onu korumak, sahiplenmek, geliştirmek de öncelikle kadının görevi olmaktadır.

ERKEK EGEMEN ZİHNİYET NE İNSANLIK NE DE KÜLTÜR ADINA BİR ŞEY BIRAKMADI

Kapitalist modernite kadın, doğa ve toplum üzerinde en ağır kölelik düzeyini geliştirmiştir. Tarihinden, toplumundan, kısaca tüm değerlerinden kopmuş, başıboş, ucube birey gerçekliğini yaratmıştır. Erkek egemen zihniyet ne insanlık kültürü adına bir şey bırakmıştır, ne de kadın adına. Buna karşı kadının mücadelesi de hep süregelmiştir. Tüm benliğiyle, varlığıyla kendine, tarihine, yaratımlarına, kültürüne yabancılaştırılan kadın, köleliğinin bilincine vardıkça da yaratılacak özgür yaşamın militanı oldu. Bu köleliğin farkına varan, bunun kedisine, tarihine ait olmadığını anlayan, bilince çıkaran bir kadın, özgür yaşamın yaratılması ve kendisine ait değerleri geri alma mücadelesinde fedaice bir ruh sergiler. Çünkü köleliğinin bilincine ve özgürlüğün tadına varmıştır.

Şehit Zilan yoldaş, bu anlamda kendisini en derin sorgulayan, tarihini ve içinde bulunduğu anı güçlü çözümleyen bir Kürt kadın militanıdır. Halkının özgürlüğünü korumayı ve zulme isyan etme mirasını Zarife’lerden, Besê’lerden devralmıştır. Yine tarihin derinliklerinden kırıntılar halinde gelen, bir halkın gerçekliğinde tekrardan yeşerme umudu taşıyan tanrıça kültürünün sembollerinden biri olmak istemiştir. Bunun için fedai bir duruş sergilemiştir. Bunu mektuplarında açıkça ifade etmiştir. Kapitalizmin kadını köleleştiren politikalarına, hilelerine karşı bombayı kendi bedeninde patlatarak, buna olan öfkesinin büyüklüğünü göstermiştir.

Kürt kadınının dirilişinin sembolü olmak istediğini şu sözlerle ifade ediyor: “Yaşam iddiam çok büyük. Anlamlı bir yaşamın ve büyük bir eylemin sahibi olmak istiyorum. Yaşamı ve insanları çok sevdiğim için bu eylemi gerçekleştirmek istiyorum. Halkımın özgürlük isteminin ifadesi olmak istiyorum.” Zilan yoldaş bu cümleleriyle kadının kabul edeceği özgür yaşam sınırlarına doğru yüceliyor. Anlamın derinliğinde halk olarak, kadın olarak yüceleşiyor, büyüyor. Kendi bedeninde düşmanın kadına dayattığı yaşamı, erkek egemen zihniyetin egemenliğini paramparça ediyor. Kürt halkı için, kadın için özgür yaşamın ilkelerini belirliyor.

GERİLLAYA YENİ BİR UFUK KAZANDIRDI

*Bu eylemin amacı neydi, askeri, siyasal ve toplumsal etkisi ne oldu?

– 1996 yılı ve sonrası, Kürdistan özgürlük hareketi açısından zorlu yıllardı. Uluslar arası komplonun fiili olarak devreye girdiği yıllardı. Kürt halkına, özgürlük hareketine ve önder Apo’ya çok yoğun saldırıların geliştirildiği bir süreçti. Bu konuda Türk ordusu uluslar arası müttefiklerinden aldığı her tür destekle tüm gücünü gerillayı imha etmeye seferber etmişti. Şiddetli çatışmalarda iki taraf da önemli kayıplar veriyordu. Hareketimiz tamamen tasfiye edilmek isteniyordu. Çeteciliğin zirve yaptığı bu süreçte, önder Apo’ya yönelik de çok kirli planlar yapılıyordu.

Bilindiği gibi 96 yılında, Şam’da, önderliğimize yönelik bir suikast girişimi oldu. Tahrip gücü çok yüksek bir bombayla önderliğimizin imhası hedeflenmişti. Avrupa devletlerinin “Apo’suz PKK” planları bu eylemle uygulamaya konmak istendi. Böylece halkı da, hareketi de teslim alıp tasfiye edeceklerdi.

“Orta yoğunluklu” bir savaşa rağmen, askeri yollardan bir çözüme gitmede her iki güç de ciddi bir tıkanmayı yaşıyordu. Savaş taktiklerinde sonuçsuz kalınıyor, marjinal bir döneme giriliyordu. Şemdin Sakık şahsında gerilla içinde yaşanan çeteleşme, gelişimi tıkatan bir durumdaydı. Türk ordusu içinde de özel savaş çeteleri adeta devleti ele geçirmişti. Zilan arkadaşın eylemi işte böylesi karmaşık, zorlu bir dönemde gerçekleşti. Gerillaya yeni bir ufuk kazandırdı.

KADININ SİSTEME BAŞKALDIRISI

Eylemini gerçekleştirmeden önce yazdığı mektuplarda halka, gerillaya, kadına ve düşmana çok güçlü mesajlar veriyor. Böylesi bir dönemde eylemin kendisi bile müthiş bir mesajdır. Ancak Zilan arkadaş bunu söze de döküyor. Bu eylem her ne kadar düşmana yönelik büyük bir çıkış olsa da, bir o kadar da gerilla taktiklerimizin ne olması gerektiğine ilişkin net bir tutumdur. Çeteleşmenin yaşandığı, askeri tarz ve taktikte tıkanmanın yaşandığı bir dönemde parti içi örgütlü yaşamın nasıl temsil edilmesi gerektiğine ilişkin büyük bir çıkıştır. Örgütü kendiyle uğraştıran, örgüte düzenden kalma kişilik özelliklerini dayatan kişiliğe bir başkaldırıdır. Kendini bundan arındıran militanın, kesinlikle önemli çıkışların sahibi olabileceğini, bunun için de parti içinde net olmak gerektiğini belirtiyor.

Bu eylem her tür saldırıya cevap olurken, gerillaya da büyük moral verdi, tıkanmaların aşılmasında ön açıcı oldu. Halka hitabı da aynı oranda güçlüdür. Kürt halkını, Kürt özgürlük hareketini ve onun önderliğini güçlü sahiplenmeye çağrıdır. İnandığı gerçekliği şu cümlelerle çok çarpıcı ifade ediyor: “Halk olarak çok ağır bedeller ödüyoruz. Çünkü karşımızda TC. güçleri ve onun destekçisi olan emperyalist güçler var. Ama halk olarak tarihte ilk kez güçlendik, bu kadar yurtseverleştik, uluslaştık, özgürlüğe yaklaştık. İlk kez bu kadar onurlandık, başımız eğik değil artık. Tüm insanlığın yüzüne kıvançla bakabiliyoruz. Çünkü artık özgürlüğümüz için savaşıyoruz.”

Bu eylemle halkının yüreğinin dili olacağını, onların evlatlarının bin kez canlarını feda etmeye hazır olduğunu, ancak savaşın en kızgın günleri olan o günlerde de herkesin saflarını netleştirmesi gerektiğini ilan etmiştir. Adı halk savaşı olan mücadelemizin gereklerinin yerine getirilmesinde halkın da rolünü oynaması noktasında önemli bir çağrıdır. Böylesine kararlı, planlı, saç tellerine kadar örgütlendirilerek yapılan eylemin mesajları yerine ulaşmıştır. Tarihi anlamdaki bu eylem, mücadele ve halk tarihimizde yeni bir sayfa açacak niteliktedir. Mücadele taktiklerine ve tarzına yeni bir açılım kazandırdı. Askeri alanda olduğu kadar ideolojik alanda da mücadeleye yeni bir doğrultu verdi. Kürt halkında ve gerilla güçlerinde güçlü bir kararlaşma ve motivasyon geliştirdi. Düşmanın en gelişkin tekniğinin bile örgütlü insan gerçeği karşısında sonuçsuz kalacağını ispatladı. Her kürdün, her gerillanın önderliğimize karşı geliştirilen bombalı saldırı karşısında kendi bedenini bomba yaparak düşmanın yüreğinde patlatacak güçte olduğunun mesajını verdi.

Aynı zamanda ırkçılığa, milliyetçiliğe, asimilasyona karşı da çok güçlü siyasi mesajlar içeren bir eylemdir. Dersim’i seçmesi, askeri törenin gerçekleştiği bir zamanda bu eylemi yapmasının siyasi anlamı da çok büyüktür.

Büyük bir iddia kararlılık, irade ve bilinçle geliştirilen bu eylem, düşürülen insanlığa karşı, faşist rejime, orduya karşı, emperyalizme, kapitalizme karşı, kadın cinsinin düşürülmesine karşı büyük bir eylem, büyük bir direnmedir. Sadece tarihi bir eylem değil, aynı zamanda dönemsel olarak ta tam bir zafer eylemi, olağanüstü bir pratik gerçekleşme ve taktik uygulamadır.

*Yaşamı ve kişiliği ile Zilan’ın yarattıklarını bu gün Kadın özgürlük hareketi olarak nasıl yaşatıyorsunuz?

-Kadın özgürlük hareketinin her kadrosu için Zilan yoldaş bir sembol, ulaşılması gereken militan kişiliktir. Öncelikle yaşama en derin anlamı katan bir militandır. Bir özgürlük savaşçısının anlam damlalarıyla yaşamı yaratmasının adıdır Zilan duruşu. Bu anlamda yaşam iddiası, yaşam sevgisi zirvede olan devrimci kişiliktir. Devrimcilerin yaşama hakkını verme, saygı duyma, hakikatine ulaşma iddiası Zilan yoldaş sahsında somut gerçeğe dönüşmüştür.

Zilan yoldaş bıraktığı manifesto derinliğindeki mektuplarında ardılı olduğu büyük PKK şehitlerinden bahsediyor. Büyük devrimciler yaşam karşısında sorumlu, anlamlı yaşamı yaratmakta kararlı tutumun sahibi olmuşlardır hep. Kemal Pir yoldaşın, ‘biz yaşamı uğrana ölünecek kadar seviyoruz,’ deyimi, yine Hayri Durmuş yoldaşın ‘mezar taşıma borçlu yazın’ sözü, PKK’de doğru yaşam felsefesinin doğru, anlamlı, özgür yaşam kültürünün yaratıldığının net ifadesi olmaktadır. Önderliğimiz Zilan yoldaş için ‘o benim tanrıçamdır,’ demiştir. Kadın hareketi olarak güncellemeye çalıştığımız tanrıça kültüründe Zilan yoldaş bu kültürün sembolü olarak yol gösterici konumdadır.

Halk olarak varlık-yokluk mücadelesi verdiğimiz bu süreçte, bu mücadelenin öncü gücü olan kadın hareketinin militanları, şüphesiz ki ancak Zilan kişiliğinin somutlaşmasıyla sürece cevap olabilirler. Önderliğimiz ‘kadro, örgütlenmiş ve eylemsel kılınmış hakikattir’ diyor. Yine fikir-zikir-eylem birliğinin kadroda somutlaşmasından bahsediyor. Önderliğimizin şu cümleleri zilan kişiliği ve tarzını en iyi tarif ediyor: “Nasıl yaşamalı, ne yapmalı ve nereden başlamalı? sorularına verilecek ilk ortak cevap, sistemin içinden ve sisteme karşıtlık temelinde başlamalıdır. Fakat sistemin içinden sisteme karşıtlık, eski bilgeler düzeyinde her ânı ölüm pahasına hakikat savaşçılığını gerektirir. ‘Nasıl yaşamalı ve nereden başlamalı?’ sorularına iç içe cevap verip, modernitenin bir zırh gibi giydirdiği deli gömleğini çıkarır misali bu yaşamdan nefret ederek vazgeçeceksin. Gerektiğinde her an kusarak mideni, beynini ve bedenini, içindeki bu yaşamdan arındıracaksın. Sana kendini dünya güzeli gibi sunsa bile, içindekini kusarak yanıt vereceksin. Hakikat savaşı kapitalist modernite çarpıtmasını kabul etmez. Onunla yaşayamaz.”

Devrimci halk savaşına hazırlandığımız böylesi bir süreçte, Zilan yoldaşın yaşamı ve eylemiyle yarattığı hakikatin takipçisi olmak Kürt halkını ve kadınını zafere, özgürlüğe götürecek yegane ölçülerdir.

ZEYNEP KINACI ÖZGÜR KADIN AKADEMİSİ

*Zeynep Kınacı Özgür Kadın Akademisi hangi amaçla, ne zaman açıldı?

– Kadın Hareketi olarak temel hedefimiz Özgürlük mücadelesinin hakikat savaşçılarını oluşturmak, kendini eğiterek Zilan kişiliğine ulaşmak, akademik olarak tartışan, yoğunlaşan, kendini, çevresini güçlendiren bilgi birikimine ulaşmak için çabalayan ve kendinde özgürlük bilincini yaratan militanlar olmaktır. Tüm bunlar için gerekli ortamları, mekânı yaratmak öncelikli görevdi. 3. Kadın kongremizde Akademimizin kuruluş kararı alındı ve “Zeynep Kınacı Özgür Kadın Akademisi” oluşturuldu. 2000’li yıllardan bu yana düzenli olarak çalışmalarını yürüten akademimiz belli düzeyde gelişme de katetmiştir.

Kadın bilindiği gibi toplumsallığın yaratıcısıdır. Birliğin, beraberliğin tüm sorunların üstesinden gelecek bir güç olduğunu kanıtlamıştır. Kendini savunmanın da, üretimin de gelişimin de ancak toplumsallaşmaktan geçtiğini deneyimleyerek, toplumsallığa adım atmıştır. Erkek egemen zihniyet, kadını tarih boyunca en çok kendi yaratımlarıyla vurmuştur.

Günümüzde kapitalist modernite, neredeyse toplumsallıktan geriye hiç bir değer bırakmamıştır. Ve bunun en ağır yükünü de kadına fatura etmiştir. Tarihine, cinsine, kendine yabancılaştırılan kadın hücrelerine dek parçalanmıştır. Bırakalım kendi cinsi için bir şeyler yapmaya kalkışmayı, birkaç kadınla bile bir araya gelemez hale getirilmiştir. Kadınları birbirinden ayırmak, bir araya gelmelerini engellemek için her türlü yola başvurulmuştur. Çünkü erkek egemen sistem için en büyük tehlike kadının bir araya gelmesi, kadının örgütlenmesi ve kendi yaratımı olan toplumsallığa sahip çıkmasıdır. Bu anlamda erkek egemen zihniyetin en çok korktuğu şey, kadınların bir araya gelmeleridir.

Bizim bu akademilerde amacımız, yabancılaştığımız cinsimizi ve kendimizi yeniden tanımak, kadın özgürlük ideolojisi temelinde kendimizi örgütlemek, kadın özgürlük çizgisinin ve Kürt halkının iyi birer militanı olmaktır. Bunun için beynimizi ve yüreğimizi geliştirmek ve güçlü donanmaktır. Bunu kendi kişiliğinde başarıyla somutlaştıran yoldaşlarımızdan biri Ş. Zilan’dır. Zilan yoldaşın eyleminden sonra Önderliğimiz kadın kurtuluş ideolojisini geliştirdi. “Zilan bedeninde bombayı patlattı. Siz de kişiliklerinizde, beyninizde bombaları patlatarak kendinizi geliştireceksiniz, kadın kurtuluş ideolojisinin birer militanı olacaksınız” diyordu. Bu anlamda, onun izinde yürüyen kadın militanlar olarak, onun adının verildiği bir akademide kendimizi yetiştirmek en doğru bağlılık olacaktır.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu