Güncel

“Her erkek biraz devlet hemen her erkek kötüdür”

Bir duvar yazısı vardı, bir karakolun köşesine yazılmış… “Her erkek biraz da devlettir aslında” şeklinde… Hatta bu yazıyı duvara yazdığı gerekçesiyle bir kadın da yargılanmış, yargılanmakla kalmayıp “çok feminist” bu söylem nedeniyle kimi kesimlerce de “eleştirilmişti”!

Şimdi de Suriye’de yaşanan iç savaştan kaçan bir kadın olan Samar, göç yollarında, mülteci koşullarında yaşadıkları deneyimlerden sonuç çıkararak şöyle diyor: “Hemen her erkek kötüdür”!

Birleşmiş Milletler istatistiklerine göre son bir yılda Ortadoğu’dan savaş ve yoksulluk sebebiyle Avrupa’ya gelen bir milyondan fazla göçmenden erkeklerin sayısı kadınlarınkinin üçte biri kadar fazla. Yani kadınlar Avrupa’ya daha az göçmüş; topraklarından ayrılınca yaşayacakları onlarca kötülüğün erkeklerden çok fazla olacağını biliyor olmalarının temel neden olduğunu söylemeye gerek yok herhalde… Ancak erkeklerdeki çoğunluk yalnızca sayıca olan bir durum değil, erkekler aynı zamanda oldukça baskın bir konumda… Göç yollarında da erkek, her zamanki erkek, her zamanki “biraz devlet”, her zamanki “kötü”…

 

Psikoterapistler duyduklarıyla baş edebilmek için haftada iki kez terapi görüyor

Hemen her gün yollarda, soğukta, açıkta çocuklarıyla ekmek ve para isteyen Suriyeli kadınların hem ülkemizde hem de diğer göç yollarında ne yaşadıkları ya da ne yaşayabilecekleri hepimizin sık sık başımızdan kovmak istediğimiz gerçekler… Bakın Berlin’in doğusunda, travmaya uğrayan mülteci kadınların tedavisini üstlenen psikoterapist Susanne Höhne neler anlatıyor: “Tedavi gören kimi yetişkin, kimi ise 60 yaşın üstünde toplam 44 kadının cinsel istismara uğradığını biliyoruz. 18 iş arkadaşı ve ben duyduklarımızla başa çıkabilmek için ayda iki kez biz terapiye gidiyoruz.

Anlatılanlardan bazıları ise şöyle: Almanya’ya göç dalgasına katılan Suriyeli kadınlardan biri kocasının kaçakçılara borcunu ödemek için yol üstünde cinsel ilişkiye zorlanmış, bir diğeri Macar bir gardiyanın asılmasına yanıt vermeyince bayılıncaya kadar dövülmüştü. Bir üçüncüsü, eski makyaj sanatçısı, dahil olduğu göçmen gruptaki erkekleri uzaklaştırmak için yıkanmayı bırakıp erkek gibi giyinmeye başlamıştı. Şimdi Berlin’de bir acil durum sığınağında hala elbiseleriyle uyuyor ve buradaki diğer kadınlar gibi geceleri kapısının arkasına bir dolap sürüklüyor. Mülteci kadınlar için için taciz ve diğer istismarlar konusunda güvenilir istatistikler olmadığı göz önünde bulundurulursa yaşananların daha derin olduğu anlaşılacaktır.

 

“Dünyada hemen her erkek kötüdür”

30 yaşında dört çocuklu Suriyeli bir anne geçtiğimiz sene ailesiyle birlikte savaştan kaçmış. Eşi parasız kaldığında Bulgaristan’daki kaçakçılara borcunu ödeyemeyince ödeme olarak kadını “önermiş”. Kadın, yolculuğun geri kalanını kazanabilmek için üç ay boyunca hemen her gün tecavüze uğramış. Sonunda kocası da istismara başlamış, “Onurumu lekeledin” diye…

Kadın şu anda ilticada, Berlin’de çocuklarıyla yaşıyor. Almanya’da başka bir yerde yaşayan kocası bir kez Berlin’de sokakta kadını takip etmiş, hakkında yasaklama emri verilmiş. Ancak kadın, kocası ya da “aile onurunu zedelediğini” düşünen bir akraba tarafından öldürülme korkusuyla ismini vermeye bile korkuyor.

Suriye Maliye Bakanlığı eski çalışanlarından 35 yaşındaki Samar, göçmen kadınlığın zorluklarından bahsediyor. Şam’ın kırsallarından Darayya’daki evinden bombalarla uzaklaşmış, 2, 8 ve 13 yaşlarındaki üç kızıyla yalnız başına 14 ayı yollarda geçirmi olan Samar, bir tercüman aracılığıyla Arapça olarak “Onları gözümün önünden bir dakika bile ayırmadım” diyor. O ve diğer bekar anneler dönüşümlü olarak uyuyup birbirlerini ve kız çocuklarını gözetlemişler.

Ama İzmir’de Yunanistan’a doğru yola çıkmak üzereyken, Samar soyulmuş ve kaçakçıya ödeyecek parası kalmamış. Ömer adlı tıknaz bir adam ücretsiz olarak onu taşıyabileceğini söylemiş, tabii “sekse evet” derse. Samar, daha önce onun ve diğer göçmen kadınların kaldığı otelde gece  kadınların buna zorlandığını, “odasına gidip bunu yaptığını” duymuş. Samar; “Herkes kaçakçılara ödemenin iki şekilde yapıldığını bilir. Ya paranızla, ya bedeninizle” diyor.

Öte yandan teklifini kabul etmeyen kadına sinirlenen Ömer isimli insan kaçakçısı, gece Samar’ın odasına dalmış, Samar daha çığlık atıp kaçırmadan onu ve kızlarını tehdit etmiş. Genç kadın, Türkiye’de yaklaşık bir yıl kalıp çalışmış ve yolculuğun geri kalanı için gerekli olan 4 bin Euro’yu biriktirmiş. En küçük kızı kucağına kıvrılmış halde otururken Samar vardığı şu sonucu söylüyor; “Dünyada hemen her erkek kötüdür.

Kentin karşı yakasında, Berlin’in batısındaki Höhne de aynı fikirde, yalnızca çok küçük bir farkla. Höhne, “kolay çözüm yoktur” diyor. Yalnızca kadınların olduğu barınaklar bir seçenek değil çünkü aileler birlikte kalmak istiyor. Bazı kadınlar korunmak için erkeklere dayanıyor, diyor ve ekliyor: “Çoğu erkeğin de travma geçirdiğini unutmamalıyız.” “Ne siyahla beyaz var, ne şeytanla melek” diyor. “Eğer kadınlara yardım etmek istiyorsak, bunu erkekler için de yapmalıyız.” (haber.sol.org.tr’den faydalanılmıştır.)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu