Deneyim

Sürgün edilen tutsak kadınlar: “Onlara kazanma fırsatı vermeyeceğiz!”

YDK’lı tutsak Resmiye Vatansever, Deniz Tepeli ile birlikte birkaç ay önce sürgün edildikleri “erkek hapishane” Silivri’den bu kez sürgün edildikleri Kandıra’yı ve kadın direnişini yazdılar: “Tutulduğumuz yerdeki pencerede cam yoktu. Yaklaşık 5-6 saat o şekilde soğukta bekledik. Faşist devletin kadına yönelik yaptığı cinsel saldırıya o gün iyi bir cevap verdik. Her an tekrar çıplak bırakılabiliriz. Ama bu onlara kazanma fırsatı vereceğimiz anlamına gelmez.”

 

Onlara kazanma fırsatı vermeyeceğiz!

Kadına yönelik her türden sömürü ve saldırının artışına paralel politikleşen kadın sayısı da çoğalıyor. İktidarı derinden sarsan kadının politikleşmesi yeni saldırıları da beraberinde getiriyor. Düzmece darbe ama gerçek faşizm koşulları ise hapishanelerdeki kadınları ve LGBTİ bireyleri her gün daha fazla hedefine alıyor.

Silivri 9 No’lu L Tipi Hapishane de bu saldırılarda başı çeken yerlerden biri. Biz YDK’lı tutsaklar da OHAL sürecinde bu saldırıları bizzat yaşayarak deneyimledik. Orada bulunduğumuz 4 ay süresince kadın erkek gardiyanların saldırılarına uğradık. Tamamen erkek tutsaklara yönelik işleyiş ve mimari yapısı olan bu hapishanede 24 saat kesintisiz sürebilen gözetleme ve taciz koşulları söz konusu. Yan yana kaldığımız hücrelerde çoğunlukla erkek tutsaklar tutuldu. Hatta kadın katili Atalay Filiz yan hücremize getirildi, protestolarımız sonrasında başka yere alındı. Kitap, dergi, mektup, ziyaretçi yasaklarıyla yaşadıklarımızı dışarıya taşımamız çoğu zaman engellendi. Bu süre içinde hapishanenin kadın siyasi bileşenlerine HDP’li vekiller de eklendi. Böylece halka ve kadın devrimcilere yönelik saldırılarda Silivri adeta laboratuar haline geldi.

Biz iki YDK’lı kadın (Deniz Tepeli ve ben) OHAL koşullarında 4 ay içinde 2. kez sürgün sevkle karşılaşarak Silivri Hapishanesi’nden alındık. 10 Aralık Cumartesi günü hücre mazgalına gelen kadınlı erkekli kalabalık bir gardiyan grubu, Kandıra 1 No’lu Hapishane’ye götürüleceğimizi, hazırlanmak için beş dakikamızın olduğunu söyledi. Aralarında bulunan ve kaskında kamera olan bir gardiyan da süreci kayıt altına alıyordu. Hazırlanmak için daha fazla zamana ihtiyacımızın olduğunu, bu şekilde götürülmemizin siyasi kimliğimize yönelik bir saldırı olacağını söylediğimizde erkek gardiyanlardan biri “sen siyasi değil teröristsin” dedi. Benim “terörist senin devletindir” dememle birlikte mazgal kapatıldı.

Yaklaşık iki dakika sonra kapıyı açan aynı grup, ayakkabılarımı bile giymeme fırsat vermeden saldırarak beni aldı. Kadın ve erkek gardiyanların birlikte yaptıkları bu saldırı kaydedilmeye devam ediyordu. Sonra kadın gardiyanlar saldıranlar arasından ayrıldı ve – erkek gardiyanlar beni “taşımayı” sürdürdü. O şekilde ringe götürüldüm. Tabii sloganlarımla.

Aynı gün biz YDK’lılar dışında altı Halk Cepheli kadın arkadaş da Kandıra’ya sürgün edilmişti. Aralarında iki arkadaş böbrek nakli olmuştu. Bu kaçırma operasyonu bizim dışımızda altı arkadaşa daha yapılmıştı. Ringe son getirilenler ise benimle birlikte ikinci kez sürgün olan kuşlarımdı.

Kaçırma operasyonuna fazla yoğunlaşan Silivri idarecileri, sürgün sevklerin göstermelik prosedürleriyle bile uğraşmamışlardı. Zira sırtlarını sıvazlayan devletleri onlara yeni saldırılardan ödül veriyordu. Bu nedenle doktor muayenesi için bizi ringle hep birlikte Silivri hapishaneler alanının içindeki devlet hastanesine götürdüler. Ringe gelen bir doktor, böbrek nakli olmuş arkadaşlar da dahil sürgüne uygun raporu vermiş olsa gerek ki yola çıktık!

Biz YDK’lı tutsaklar, ağırlaştırılmış müebbet hücrelerinde tutulduğumuz için arkamızdan eşyaların acil olanlarını hazırlayabilecek kimse kalmamıştı. Gardiyanların hazırladığı birkaç parça giysi ile ikimiz idare etmeye çalışıyoruz. Ve 15 gün geçmiş olmasına rağmen Silivri Hapishanesi eşyalarımızı yollamadı. Bu şekilde sürgün edilince tüm özel eşyalarımızı, yazılarımızı, kişisel mahremiyeti olan kimi eşyaları, manevi değeri olan şeyleri öylece bırakmak zorunda kaldık. Yani devlet bize; “bedeninizden başka her şeyiniz bana ait” dedi.

Öyleyse şimdi sıra bizdeydi. Ve onlara; o bedenleri nasıl bir direniş aracına dönüştürüleceğimizi gösterecektik. Kandıra 1 No’lu F Tipi Hapishane girişinde çıplak arama saldırısıyla karşılaştık. Her zamanki gibi, bu aramanın insan onuruna yönelik bir saldırı olduğunu, güvenlik ile bir ilgisinin bulunmadığını anlatmaya çalıştık. Tabii emir büyük yerden. İkna çabalarımız işe yaramadı. Saldırı başladı. Biz de üzerimizdeki giysileri çıkartmalarını engellemek için fiziki direnişe geçtik. Sloganlarımız da direnişe eşlik etti. Kalabalık gardiyan grubu bizi yere yatırarak üstümüzdeki bazı giysileri çıkarttı. Bu saldırıların amacı taciz duygusu yaşatmak ve bunun üzerinden bir teslimiyet ve geri adım beklemekti. Zira kadınların cinsel kimliğine yönelik her türden müdahale kadının eksik, ezik ve bir tür özür sahibi görülmesi temeline dayanır. Sahiplenirken de (namus bekçiliği) hesap sorulurken de saldırırken de kadının incinen yanı cinsiyeti yani çıplak bedeni olur. Ama kadın, çıplak bedeninin görülmesini bir eziklik, özürü olma hali şeklinde görmekten çıkarsa durum tersine döner. Kadın çıplak bedeniyle gerici saldırı sahiplerine karşı bir tehdit haline gelir.

Evet, bizim üstümüzdeki giysileri zorla çıkartabilmişlerdi. Ama tekrar giymek bizim elimizdeydi. Madem ki çıplaklığımızla bizi küçük düşürmeyi hesaplamışlardı biz de çıplaklığımızla onları yüzleştirerek psikolojik üstünlüğü ele geçirecektik. Yani giyinmedik. Giysilerimizin ne kadarını çıkardılarsa o haliyle kaldık. Kapıyı açıp bizi hücrelere götürmek için geldiklerinde giyinmemizi tekrar söyledikleri halde giyinmedik, hücrelere o şekilde gideceğimizi söyledik. Koridora çıkmaya çalıştık. Panikle bizi arama yerine zorla soktular. Böylece saldırıları bizim lehimize bir hal almıştı.

Tutulduğumuz yerdeki pencerede cam yoktu. Yaklaşık 5-6 saat o şekilde soğukta bekledik. Faşist devletin kadına yönelik yaptığı cinsel saldırıya o gün iyi bir cevap verdik. Her an tekrar çıplak bırakılabiliriz. Ama bu onlara kazanma fırsatı vereceğimiz anlamına gelmez.

 

Resmiye Vatansever

Kandıra 1 Nolu F Tipi Hapishane

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu